Haber

Adıyaman’daki mezarlığın kepçe operatörü: 150 kişiyi bir kere defnettik, uyuyamıyorum…

halef batmaz

ADIYAMAN – Maraş merkezli depremlerin yıkıma yol açtığı Adıyaman’da 10. güne girildi. Arama kurtarma çalışmalarının sürdüğü kentte hayatını kaybeden binlerce kişi mezarlıkta açılan toplu mezarlara gömülüyor.

Adıyaman Yeni Belediye Mezarlığı’na gidip durumu yerinde gözlemlemek istesek de yıkılan binaların enkazı ve kapanan yollar navigasyonu karıştırdı. Neredeyse hiçbir sağlam yapının olmadığı sokaklarda dolaşırken birbiri ardına giden cenaze taşıma araçlarını takip ederek mezarlığa ulaştık. Mezarlığın girişinde naaşını aracının arkasında taşıyan depremzede ve aracın arkasında cenaze namazını kılanlar karşıladı bizi. Mezarlıktan aşağı inerken her türlü görüntüyle karşılaşmak mümkün. Tek başına yas tutanların, yakınlarından teselli arayanların, feryat edenlerin ve mezarlara çivilenmiş tahtalara yazılan ölülerin sayısı: 6699, 6700, 6701…

KOVA OPERATÖRÜ BAYRAM: GÜNLERDE BİR GÖSTERGE TANIMAK, AKŞAMLAR BATIKTA ÇALIŞMAK

Havanın iyice soğumasıyla birlikte, titreyen ellerimizi ısıtmak için kepçelerin ardından yükselen ateşe doğru yol aldık. Mersin’in Anamur ilçesinden Adıyaman’a gelen Bayram Ersin, bizleri severek karşıladı. Mersin’deki depremi biraz hissetti ama sabah uyandığında yıkımın boyutunu anladı. Doğruca Anamur Kaymakamlığı ve valiliğe giden Ersin, adını yazdırdı ama sıra gelmeyince Yücelen Vakfı’nın meraklı ekibine dahil oldu. Depremin ikinci gününde Adıyaman’a ulaşan Ersin, ilk iki gün sadece enkazda, üçüncü günden itibaren gündüzleri mezarlıkta, akşamları ise enkazda çalışmaya başladı.

Operatör arkadaşlarıyla günde 2 saat minibüs koltuğunda uyuyabilen ve defalarca uyuyamayan Bayram Ersin, sabaha kadar aracın klimalarını çalıştırarak ısınmaya çalışıyor: “Ayrıca tehlikeli, dönebilirsin.” Sabaha kadar klima açıp içinde zehirleniyorsunuz ama yapacak bir şey yok.”

ARKADAŞLARLA MİNİBÜS KOLTUĞUNDA OTURMAK

Farklı illerden gönüllü olarak gelen ve çok çalışan bu insanlara çadır verilmemesini tuhaf bulduğumu anlayan Bayram Ersin, “Bize çadır vermek istediler, ulaşsınlar diye kabul etmedik. Gerçekten ihtiyacı olan ve dışarıda kalan depremzedelere arabada kalacağımızı söyledik.”

Kente gelir gelmez arama kurtarma çalışmalarına başlayan ve bir kadın ile kızının cesetlerine ulaşan Ersin, “Kendimi çok kötü hissettim ama ikinci gün alışıyorsunuz. , dokunduğunuzda hiçbir şey olmuyor.”

‘ÖLÜ KOKUSUNA DA KABUL ETTİM’

Ersin, enkazı kaldırırken ve cesetleri gömerken elinden geldiği kadar özen göstermiş, mezara taş düşmesin diye çok çalışmıştı. “Kokuya dayanabiliyor musun?” Soruyorum. “Ölü kokusuna ben de alıştım” diyerek içinde bulunduğu durumu özetliyor.

“Bir makine kullanırken tepkin farklı oluyor, anladın mı?” Bayram anlatıyor: “Bazen istemeden malzemeyi döküyorsunuz. Bu sefer karşıdan tepki geliyor. Onları da anlıyorum. Yakınları zaten ölmüş, zaten acı çekiyorlar. gömüldüklerinde incinirler.”

‘ADIYAMAN’DA ORTALAMA 10-12 BİN MEYYİT VAR’

Gömülü ceset görüntüleri sosyal medyada gündem oldu. Bu görüntüler için Ersin, “Tepki veriyorlar, ‘bu normal değil’ diyorlar. Bu durumun normal olmadığını biliyoruz ama yapabileceğimiz bir şey yok. Buradaki cenaze görevlileri Adıyaman’da yaklaşık 10-12 bin ölü olduğunu söylüyor. Bir seferde 150 kişiyi topluca toprağa verdik. Bu mezarlıkta sadece dört sıra açtım, 300-350 kişiyi gömdüm” diyor.

Titreyen elleri, uykusuzluktan ve yorgunluktan kan çanağına dönmüş gözleri Ersin’in fiziksel olarak ne kadar yıprandığını ortaya koyuyor. Peki psikolojisi nasıl, nasıl hissediyor?

“Psikolojik olarak etkileniyorsun ama ilk günler kadar kötü değilim, alıştım. Şu an bu ortamın içinde olduğum için şartlara uyum sağlayabildim ama bu ortamın dışına çıkıp kafamı toparladığımda ne olur bilmiyorum. Etkisinden kolay kolay sıyrılamayacağımı, normal hayatıma devam edemeyeceğimi hissediyorum. Burada insanların çaresizliğini ve çektiği acıları gördükçe kendimizi düşünmeye fırsat kalmıyor.”

‘HAYATIMIZ GİDİYOR SİZLER ORADA UYUYORSUNUZ’ DEMEYE GELİYORLAR

Cenazeler ilk günden az gelmeye başlayınca Bayram Ersin ve arkadaşları vardiyalı çalışmaya başladı. Hatta Ersin ile konuştuğumuzda mesaisi çoktan bitmişti. Gidip uyuyabilirdi. Tabii uyku uyuyabilseydi: “İki saat uykuyla kalıyorum, uyuyamıyorum. ‘Biz burada ölüyoruz, siz orada yatıyorsunuz’ diyecekler gibi hissediyorum. Sadece bu da değil, uyursam gördüklerim aklıma geliyor. Ne yazık ki, yaşamadan bilemezsiniz. Normalde cenaze kürekle gömülür ama biz makineyle gömeriz. Yani biraz geliyor… Ona eziyet mi ediyorum yoksa acı mı veriyorum? Onun için çok zor.”

‘GÖMÜRDÜKLERİMİZİ ÇIKARIP YENİDEN GÖMÜRÜZ, EN FAZLASINI UNUTMAKTIR’

Ersin’i en çok zorlayan şey, akşam saatlerinde enkazdan çıkardığı cesedi gömmek, yanlış gömüldüğünü anlayıp mezardan çıkararak tekrar gömmektir:

“Bizi en çok bu zorluyor, en çok bu kişiye bindiriyor. Cenaze aile mezarlığına defnedilecek ancak toplu mezara konuldu. Onu çıkarıp yeniden yerleştirmeniz gerekiyor. Bu durumu birçok kez yaşadık. Bu durum diğerlerinden daha kötü, çok kötü. Cenazeyi düşün, gömdün. Bir daha rahatsız edersin, kaldırırsın, başka bir yere götürürsün.”

Adıyaman’da iki gün daha kalmayı planlayan Ersin, hem defin işlemlerinde hem de enkaz alanlarında çalışmalarını sürdürmeyi planlıyor. Vedalaşırken kartını uzatıyor. “Bayram Usta Hafriyat. Bahçe arası taş toplama, her türlü sera işleri ve çevre düzenleme işleri itina ile yapılır…”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu